Önceden söyleyeyim, bu bir yemek ya da sofra yazısı değil. Ama yemek masasında gerçekleştiği için bir yemek blogunda yayınlanmasında hiç bir sakınca görmedim :)
Bir yaz akşamı ben ''Oradaki ne öyle?'' ,annem ''Neredeki?'',ya şurada salıncakta duran ''Bir bakayım...'' (uzağı iyi seçemeyen miyop bakışlarım, bir süre suskunluk ve yaklaşıp baktım:)) ''Kuş bu ya , aaa nerden gelmiş, niye gelmiş, nasıl yani...'' şaşkınlığım...
Hayvanları severim. Evde beslediğim üç muhabbet kuşu, evimizin bahçesini zaptetmesine izin verdiğim sokaktaki kedişler ve köpişler de bunun en somut delilidir. Hatta bunlara, marulların üzerinde gördüğüm yeşil tırtılı, bahçedeki tembel salyangozları, sürüngenleri, börtü böceği bile dahil edebiliriz. Ama bu kuş... Bu yavru kuş inanılmaz şekilde tatlıydı. Neden ve ne amaçla geldiğini, nasıl bizden ürkmediğini bir türlü çözemediğim bu kuş oradan oraya kondu terasta. Üstelik tüm uğraşlara rağmen uçup gitmedi. Sonra baktık ki terası gayet benimsemiş ve bizi de yabancı olarak görmüyor, kendi haline bıraktık. Ama bizimki durur mu. Önce boş sandalyeye ardından da masamıza konup uzun bir süre misafircilik oynadı. '' Hemen fotoğrafını çekeyim, durun durun gitmesin.'' telaşımla bu şirin misafiri fotoğraflayıp burada paylaşmak istedim.
Doğa,sevimli şey...
YanıtlaSil